Yollarda seyyar olarak satılan yiyecekler, genelde şarap, kumar veya fahişelerden hoşlanan Roma imparatorluğunun gündelik hayatının vazgeçilmez bir parçasıydı.
Yol halindeyken, hız kesmeden sıcak ve lezzetli bir şeyler atıştırmaktan hoşlanıyor musunuz? Cevabınız ‘evet’ ise, Romalılara teşekkür edebilirsiniz. “Sokak yemekleri”, genelde şarap, kumar hatta fahişelerden hoşlanan Romalıların bir başka icadıydı.
Sokaklarda satılan yemekler, imparatorluğun günlük hayatının ayrılmaz bir parçasıydı; Roma’nın ünlü hamamlarına daldıktan sonra sosis veya kızarmış balık atıştırabilir veya kolezyumda gladyatör savaşını izlerken tuzlu bezelye yiyebilirdiniz.
Romalıların günlük yiyecekleri
Tipik bir günde jentaculum yani kahvaltı tuzlu ekmek, kuru meyve ve süt veya şarap ile yıkanmış yumurta ile başlardı.
Bunu fast food restoranların ilk örnekleri olan prandium veya alt sınıfın bir şeyler yemesi, kumar oynaması veya seks yapması için yapılmış yerler olan popinae izlerdi.
Zenginler ise öğleden sonraları termal banyolardan veya toplantılardan sonra tavuskuşu dilinden pişmiş fındık faresini kadar her şeyi barındıran bir ziyafet çekerlerdi.
Nüfusun geri kalan kısmı taze sebze, güveç ve nadiren de et yerdi.
Yiyecek nakliyatı
Ara Pacis sergisinin küratörü Orietta Rossini, Romalıların kendilerini beslemek için kullandıkları lojistiğin büyüleyici olduğunu belirtiyor ve bir milyondan fazla insanın başkenti olmanın ne kadar zor bir şey olduğunu ekliyor. (Bu nüfus, sanayi devrimi Londra’yı vurmadan önce tarihin en büyüğüydü)
Mısır fethedildikten sonra imparatorluk tahıl ambarı haline getirildi ve buğdayın bütün bir yıl boyunca Roma’ya ucuza taşınmasının kapıları da açılmış oldu.
Rossini, özel armatörlerin İsrail’in sıkı denetimi altında İskenderiye ve Roma arasında 500 ton buğday üretimi yapmalarının özel sektör ve kamu sektörleri arasındaki bugünkü ortaklıkların erken bir örneği olduğunu söylüyor.
Mısır’ın rolü daha sonra Tunus’ta bulunan Kartaca’dan sadece üç gün ve gecede Roma Ostia limanına gönderilen tahıllar ile birlikte imparatorluğun Afrika vilayetlerine aktarıldı. En düşük fiyatlarla satılan şarap da, yağ ve etle birlikte ithal edildi.
MS 79’da Vezüv’ün külleri altında kalan Herculaneum’daki Geyikli Ev’de bulunan bir somun ekmek. Ekmeğin üstünde “Q. Granius Verus’un kölesi Celer’in mülküdür” yazılı bir mühür baskısı var.
İmparatorluk üyeleri meyve ve sebzeleri seviyordu
Rossini’nin dediğine göre egzotik yemekler ile etrafı etkilemek için servet dökülebilirdi, ancak imparatorluk liderleri meyve ve sebzeleri daha çok istedi. Mesela, imparator Tiberius salatalığı severdi, Augustus da kuşkonmazı.
MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu Pompeii ile birlikte yok olan antik Herculaneum kasabasında bulunan kazılar sırasında keşfedilen karbonize gıda maddelerinin örnekleri, cızırtılı Roma dönemi incirleri de dahil olmak üzere sergileniyor.
Çok konuşulan “Akdeniz diyeti” burada başladı: fasulye, bezelye, mercimek ve soğan geniş güveçte çam fıstığı ve badem ile buluşturuldu. Kimyon, kişniş, susam ve nane tohumları yemekleri lezzetlendirmek için kullanıldı.
Günümüz süpermarketlerinde görülen gıda maddelerinin küreselleşmesi gibi, Galya ve Kıbrıs’tan ithal edilen şarap, Endülüs’ten gelen petrol, Yunanistan’dan bal ve Romalılar’ı delirten mayalı balık sosu da Portekiz’den getiriliyordu.